Türkçe deyimler, düşünceyi ve duyguyu kısa, çarpıcı ve yerinde bir mecazla aktaran dil kalıplarıdır. Bu sayfada seçili deyimler için her başlık altında 5–10 doğal ve bağlamlı örnek cümle yer alır. Örnekler, farklı zaman ve kişi çekimlerini; gündelik konuşmadan iş hayatına uzanan çeşitli kullanım alanlarını kapsar. Amaç, her deyimin anlam alanını somutlaştırmak, doğru bağlamı sezdirerek yazı ve konuşmalarda hızlıca kullanılabilir hâle getirmektir.
Ateşle Oynamak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Güvenlik protokollerini görmezden gelmek resmen ateşle oynamak; bir kaza her şeyi geri döndürülemez yapar.
- Bu piyasada kaldıraçla işlem açmak ateşle oynamak, deneyimin yoksa hiç bulaşma.
- Trafikte mesaj yazmak ateşle oynamak, hem kendini hem başkalarını tehlikeye atıyorsun.
- İlişkide açık konuşmadan kıskançlık testleri yapmak ateşle oynamak demek.
- İnşaatta maliyetten kısmak ateşle oynamak; küçük hata büyük bedel doğurur.
- Şirket sırrını dışarıda paylaşmak ateşle oynamak, sonuçları hukuken ağır olabilir.
- Sağlık uyarılarını umursamadan spor yapmak ateşle oynamak; bedenin sinyal veriyor.
- Kriz anında manipülatif açıklamalar yayımlamak markayla ateşle oynamak olur.
Can Atmak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Haftalardır tatile çıkmaya can atıyorum, takvimde gün sayıyorum.
- O projede seninle çalışmaya can atıyorum; fikirlerin çok ilham verici.
- Yeni kitabını bir solukta okumaya can atıyorum.
- Uzun bir aile yemeğine can atıyorum; herkesle doya doya sohbet etmek istiyorum.
- Stüdyoya dönüp kayıt almaya can atıyorum.
- Gönüllü ekibe katılmaya can atıyordu; ilk fırsatta başvurusunu yaptı.
- Şehir dışındaki konseri görmeye can atıyoruz, biletler hazır.
- Sabah koşusuna yeniden başlamaya can atıyorum; enerjim yerinde.
Diken Üstünde Oturmak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Sınav sonuçları açıklanana kadar herkes diken üstünde oturdu.
- Doktorun aramasını beklerken saatlerce diken üstünde kaldım.
- Hakem VAR’a gidince tribünler diken üstünde nefesini tuttu.
- Mülakat sırası gelene dek koridorda diken üstünde bekledik.
- Uçağın türbülansa girmesiyle kabinde herkes diken üstünde kaldı.
- Kargom “dağıtımda” görününce akşama kadar diken üstünde bekledim.
- Sunumdan önce diken üstünde oturuyordu, sahneye çıkınca açıldı.
- Denetim ekibi gelmeden bir gün önce bütün ofis diken üstünde çalıştı.
Dize Gelmek Deyimi İle İlgili Cümleler
- Defalarca uyarıdan sonra nihayet kurallara uyarak dize geldi.
- Yoğun presin ardından rakip dize geldi ve kendi sahasına çekildi.
- Sıkı denetimle fahiş fiyatlar dize geldi.
- Ekip içi disiplini artırınca projedeki gecikmeler dize geldi.
- Net verileri masaya koyunca itirazlar dize geldi.
- Kriz planı devreye girince maliyetler dize geldi, kontrol sağlandı.
- Strateji güncellenince rakibin agresif hamleleri kısa sürede dize geldi.
- Çocuk, tutarlı sınırlar görünce yaramazlıkları dize geldi.
Ekmeğine Yağ Sürmek Deyimi İle İlgili Cümleler
- Doğrulanmamış haberi paylaşmak sadece trollerin ekmeğine yağ sürer.
- Yanlış başlık atmak rakip kampanyanın ekmeğine yağ sürmek olur.
- Hataları sosyal medyada abartmak, söylentilerin ekmeğine yağ sürüyor.
- Müşteriyle tartışmaya girmek merdivenaltı satıcıların ekmeğine yağ sürer.
- Gizli veriyi sızdırmak doğrudan karşı tarafın ekmeğine yağ sürmek demek.
- Seçimde düşük katılım, karşı grubun ekmeğine yağ sürdü.
- Krizde suskun kalmak spekülasyonların ekmeğine yağ sürüyor.
- Gereksiz polemik, algı operasyonlarının ekmeğine yağ sürer; sakin kalmak lazım.
Göz Boyama Deyimi İle İlgili Cümleler
- Açılıştaki görkemli tören tamamen göz boyamaydı; içeride hâlâ eksikler var.
- Etiketleri önce şişirip sonra indirdiler; bu kampanya düpedüz göz boyama.
- Raporun parlak grafikleri göz boyuyor ama veriler gerçeği söylemiyor.
- Bina dıştan boyandı, içerdeki sorunlar duruyor; resmen göz boyama.
- Birkaç fidan dikmekle çevreci olunmuyor, bu olsa olsa göz boyamadır.
- “Müşteri hizmetlerini güçlendirdik” dediler, kadro aynı; tam bir göz boyama.
- Projenin vitrini parlatılmış, temeli zayıf; bu yaklaşım göz boyamadan ibaret.
Gözünden Yaş Boşanmak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Yıllar sonra annesine sarılınca gözünden yaş boşandı.
- Filmin son sahnesinde salonda birçok kişinin gözünden yaş boşandı.
- Sürpriz doğum gününü görünce mutluluktan gözünden yaş boşaldı.
- Mektubu okudukça gözünden yaş boşanıyor, cümleleri tamamlayamıyordu.
- Mezuniyet töreninde babasının gururla bakışını görünce gözünden yaş boşaldı.
- Takımın son dakika golüyle tribünlerde sevinçten gözünden yaş boşananlar oldu.
- Acı haberi duyunca gözünden yaş boşaldı, konuşamadı.
Har Vurup Harman Savurmak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Maaşını alır almaz lükse harcayıp har vurup harman savurdu, ay sonunu getiremedi.
- Kampanyada ölçüsüz bütçe kullanınca şirket har vurup harman savurmakla eleştirildi.
- Mirası kısa sürede har vurup harman savurdu; şimdi borç içinde.
- Tasarruf planı varken anlık heveslerle har vurup harman savurmak doğru değil.
- Düğün masraflarında har vurup harman savurdukları için ertesi yıl zorlandılar.
- Öğrenciyken kredi kartını har vurup harman savurunca limitleri aştı.
- Belediyenin gösterişli alımları “har vurup harman savuruyorlar” tepkisini çekti.
Jurnal Etmek Deyimi İle İlgili Cümle
- Küçük bir hatayı hemen yönetime jurnal etmek yerine önce arkadaşınla konuşmalıydın.
Kendini Dev Aynasında Görmek Deyimi İle İlgili Cümleler
- Küçük bir övgü alınca kendini dev aynasında görmeye başladı.
- Unvan gelince ekibi küçümseyip kendini dev aynasında gördü.
- Sosyal medyadaki beğeniler yüzünden kendini dev aynasında gören bir özgüven patlaması yaşıyor.
- Başarıyı paylaşmak yerine kendini dev aynasında görmesi iletişimi zedeledi.
- Eleştiri alınca alınganlığının nedeni biraz da kendini dev aynasında görmesi.
- Gerçek liderlik, kendini dev aynasında görmek değil sorumluluk almaktır.
- İki yazı yayımlandı diye kendini dev aynasında görmesi, öğrenmesini engelliyor.
Ödü Patlamak Deyimi İle İlgili Cümle
- Gece aniden cam kırılınca ödü patladı, yerinden fırladı.
Sırtını Dayamak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Bu projede sırtını dayanacak sağlam verilere ihtiyacımız var.
- Krizde sırtını deneyimli ekibe dayayınca adımlar netleşti.
- Stratejiyi oluştururken sırtını güvenilir tedarikçilere dayamak büyük avantaj.
- Hukuki süreçte sırtını yetkin bir avukata dayamadan ilerlemek riskli.
- Girişim, sırtını güçlü bir mentorluk ağına dayayınca hızla büyüdü.
- Kararlarımızı kişisel fikre değil, sırtını sahadan gelen gerçeklere dayayalım.
- Zor zamanlarda sırtını aile desteğine dayamak insana güç veriyor.
Sinek Avlamak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Yağmurlu günlerde kafe sinek avlıyor, içerisi neredeyse bomboş.
- Bayramdan sonra çarşı esnafı günlerce sinek avladı.
- Mevsim dışında sahil kasabası sinek avlıyor; sokaklar sessiz.
- Kampanya bitince e-ticaret sitesi akşama kadar sinek avladı.
- Öğle arasında salon sinek avlıyordu, kimse gelmedi.
- Yeni açılan dükkân tanıtım yapmayınca günlerce sinek avladı.
- Şehir dışı şubede hafta içi akşamları sinek avlanıyor; müşteri sayısı çok düşük.
Şafak Atmak Deyimi İle İlgili Cümle
- Şafak atar atmaz balıkçı barınağı hareketlendi, biz de tekneye atladık.
Şapka Çıkarmak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Ekibi iki haftada toparlayıp ürünü yetiştirmesine şapka çıkarmamak elde değil.
- Krizi sakinlikle yönetip herkesi aynı hedefte buluşturdu; doğrusu şapka çıkarılır.
- Bu kadar temiz bir kod tabanı ortaya koyduğu için kendisine şapka çıkarıyorum.
- Finalde yaptığı savunma planı kusursuzdu, teknik ekibe şapka çıkardık.
- Gönüllüler gece gündüz çalıştı; emeklerine gerçekten şapka çıkarılır.
- Ayrım yapmadan herkesi dinleyen duruşuna şapka çıkardım.
Tüy Dikmek Deyimi İle İlgili Cümleler
- Zaten gecikmişken bir de yanlış dosya yüklemesi yapıp olaya tüy dikti.
- Hatalı fiyatı görmezden gelip müşteriye “sistem şöyle” demesi rezalete tüy dikti.
- Tartışmayı kapatacağına sosyal medyada paylaşarak işe tüy dikti.
- Toplantıya hazırlıksız gelmek yetmezmiş gibi raporu okumadan yorum yapınca tüy dikmiş oldu.
- Yanlış başlık atıp sonra düzeltmemesi krize tüy dikti.
- Gereksiz lüks harcama, kısıtlı bütçedeki probleme tüy dikti.
Ulu Orta Konuşmak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Henüz kesinleşmemiş kararı koridorda ulu orta konuşunca ekip gereksiz paniğe kapıldı.
- Müşteri verilerini kafede ulu orta konuşmak büyük bir güvenlik riski.
- Arkadaşının özel meselelerini sınıfın ortasında ulu orta konuşman hiç doğru değildi.
- İhalenin detaylarını ulu orta konuşunca rakiplerin kulağına gitti.
- Hastanın yanında teknik terimlerle ulu orta konuşmak onu gereksiz yere korkuttu.
- Proje sırrını asansörde ulu orta konuştuğun için uyarı aldı.
Üste Çıkmak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Bariz hatasına rağmen üste çıkmaya çalışınca ortam gerildi.
- Müşteri haklıyken üste çıkmak markaya zarar verir, bunu unutma.
- “Yanlış anlamışım” demek yerine üste çıkmayı tercih etti.
- Eleştiriyi veriyle yanıtlamak yerine üste çıkınca güven kaybetti.
- İletişimde üste çıkmak yerine çözüm odaklı konuşunca işler kolaylaştı.
- Hatasını kabul edip düzelttiğinde, üste çıkmaya çalıştığından daha saygın göründü.
Üstüne Almak Deyimi İle İlgili Cümleler
- “Sözüm meclisten dışarı” dedim; lütfen üstüne alma.
- Genel bir süreç sorunundan bahsediyoruz, kimse üstüne almak zorunda değil.
- Eleştiriyi üstüne almak yerine not alıp geliştirmeye dönüştürdü.
- Anons sana değildi; üstüne alıp kırılmana gerek yok.
- Toplantıdaki uyarılar kişisel değildi, üstüne alındığı için yanlış anlaşıldı.
- Bu tavsiye tüm ekip için; tek bir kişiye üstüne almak doğru olmaz.
Yangına Körükle Gitmek Deyimi İle Cümle
- Olayı yatıştıracağına bağırıp çağırarak yangına körükle gitti.
Zevkten Dört Köşe Olmak Deyimi İle İlgili Cümle
- Sınav sonucunu görünce zevkten dört köşe oldu.
Zil Takıp Oynamak Deyimi İle İlgili Cümleler
- Projeye onay çıkınca ekip zil takıp oynadı.
- Torunun doğduğu haberi gelince zil takıp oynamak istediler.
- Son dakikada gelen galibiyetle tribünler zil takıp oynadı.
- Burs kazandığını öğrenen genç zil takıp oynayacak kadar mutluydu.
- Uzun süredir beklenen paket gelince evde herkes zil takıp oynadı.
- Müşteriden gelen övgü dolu mesajları okuyunca zil takıp oynadık.
Ziyan Etmek Deyimi İle İlgili Cümle
- Böyle taze malzemeleri buzdolabında bekletip ziyan etmeyin, hemen değerlendirelim.