Bir selam yeter bazen, dostlar arasında köprü kurmaya,
Merhaba demekle başlar her yeni hikâye, sabahlar olmaya.
Dökülür dudaklardan naif bir tebessüm, yüreklerde yangın,
Kelime kelime dokunurken insan ruhuna, anlam kazanır zaman.
“Selam” der Nazım bir zamanlar, her bir hecede umut saklı,
Seslenir yıllar boyu, kıtalar aşan bu sıcak kelime paklı.
Bir selam sıcak bir kahve misali içimizi ısıtır, dostluklar pekişir,
İnceden bir melodiyi andıran bu selam, gönüllerdeki pası siler, işler.
Diğer yarımızı, dostumuzu hatırlatır, unutulanları anımsatır,
Yabancılar bile dost olur, selamla başlayan sohbetlerde yanı başlatır.
Selamın gücünü keşfetmek, yüzyıllar boyu süren bir serüven,
Nazım’ın dizelerinde sanki her selam, bir umut, bir yeniden.
O halde gelin, dilimizden düşmesin bu güzelik,
Nazım gibi selamlayalım dünyayı, elimizden gelse her köşe, her delik.
Her bir “selam” bir kapı aralar, gönüllerdeki kilitleri açar yavaşça,
Selam sözcüğüyle başlar her şey, sevgiyle, umutla, coşkuyla her yaşta.