“If” cümlecikleri, İngilizce’de koşullu durumları ifade etmek için kullanılır. Örnekler aşağıda verilmiştir:
1. If you study hard, you will pass the exam.
– Eğer çok çalışırsan, sınavı geçeceksin.
2. If it rains, we will cancel the picnic.
– Eğer yağmur yağarsa, pikniği iptal edeceğiz.
3. If she arrives on time, we can catch the movie.
– Eğer zamanında gelirse, filme yetişebiliriz.
4. If you heat ice, it melts.
– Buz ısıtılırsa, erir.
5. If you don’t water the plants, they will die.
– Eğer bitkileri sulamazsan, ölecekler.
6. If they practice enough, they can win the match.
– Eğer yeterince pratik yaparlarsa, maçı kazanabilirler.
7. If I had known you were in town, I would have called you.
– Eğer şehirde olduğunu bilseydim, seni arardım.
8. If you had told me earlier, I could have helped you.
– Eğer bana daha önce söyleseydin, sana yardım edebilirdim.
9. If it had not rained yesterday, we would have gone hiking.
– Dün yağmur yağmasaydı, yürüyüşe çıkacaktık.
10. If you leave now, you can catch the early train.
– Şimdi çıkarsan, erken treni yakalayabilirsin.
Bu cümlelerde, “if” ile başlayan koşul bağlaçları, belirli bir koşula bağlı olarak gerçekleşecek sonuçları belirtmektedir.