Gün batarken ufukta, kızıllar saçılır evvela,
Bir tablo çizer gökyüzü, rengarenk bir telaşla.
Turuncu, pembe ve mor bir arada, nasıl bir sevda,
Her akşam farklı bir hikaye anlatır, asla usanmadan.
Yavaş yavaş batan güneş, yıldızlara yerini bırakır,
Denizi öper sonsuz bir aşkla, vedalaşır nazikçe.
Horizonun arkasına saklanır, ufak bir sır gibi,
Geceye teslim olurken aydınlattığı her bir köşe.
Kuşlar son uçuşlarını yapar günün son deminde,
Ağaçlar silüetler çizer, gölge oyunları başlar hemen.
Esintiler sindirir günün yorgunluğunu, doyasıya,
Serinliği hissetmek, bu mucize anı yaşamak ne güzel.
Ve insan, gün batımının büyüsüne kapılmış, düşler kurar,
Geleceğe dair, geçmişe dair, içsel yolculuklar yaşar.
Düşünceler, hisler, adeta gök yüzüyle yarışır renkten renge,
Günün son ışıklarıyla umutlar yeşerir, gecenin sessizliğinde.
Şimdi efsunlu bir veda bu, her gün tekrarlanan,
Ama asla aynı olmayan, hep yeni, hep heyecanlı.
Gün batımı, bir son değil, başlangıç aslında her şeye,
Yeni başlangıçlar için, yarına dair güzel bir beklentiye.