Ebru sanatı, su üzerinde renklerin dans ettiği, geleneksel Türk sanatlarının en büyüleyici dallarından biridir. Kökeni Orta Asya’ya dayanan bu sanat, zamanla Anadolu’ya yayılarak Osmanlı döneminde zirveye ulaşmıştır. Ebru, özel olarak hazırlanmış bir su kabının içine, öğütülmüş boya pigmentlerinin ökse otu gibi doğal yapıştırıcılarla karıştırılarak yüzeye serpilmesi ve bu renklerin farklı aletlerle şekillendirilmesiyle oluşturulur. Oluşturulan bu desenler, dikkatlice bir kağıt yüzeyine aktarılır.
Ebru sanatının büyüsü, her bir eserin tekrarlanamaz ve eşsiz oluşundadır. Sanatçının el becerisi, kullanılan malzemelerin kalitesi ve doğanın o anki koşulları, ebru yapraklarının her birini benzersiz kılar. Geleneksel ebru desenleri arasında taraklı, gelgit, battal, hatip ebruları gibi çeşitler bulunur. Ayrıca, çiçek figürleri ve doğa manzaraları gibi daha karmaşık tasarımlar da bu sanatın içinde yer alır.
Ebru sanatı, sadece estetik bir zevk sunmakla kalmaz, aynı zamanda meditasyonun ve sabrın da bir ifadesidir. Sanatçının suyun yüzeyiyle kurduğu hassas ilişki, bu sanatın ruhani bir boyut kazanmasını sağlar. Günümüzde ebru, geleneksel tekniklerin korunması ve çağdaş sanatla buluşmasıyla yeniden popülerlik kazanmıştır. Sergiler, atölyeler ve eğitim programları aracılığıyla bu kadim sanat, yeni nesiller tarafından keşfedilmekte ve yaşatılmaktadır. Ebru sanatı, Türk kültürünün zenginliğini ve estetik anlayışını dünyaya taşıyan önemli bir köprü görevi görür.