Diyarbakır’ın tarih esintisi, duvarlarından fısıldar geçmişi,
Her taşında bir destan gizli, her köşesi bir hikaye.
Surlarıyla gururlu, kara taşlarıyla ünlü,
Bu şehir, anadolu’nun bağrında bir ateş, bir yiğit nefer.
Onurulur hasretle Dicle’nin mavi suyuna,
Karpuzları şarkılara konu, dillerde tatlı yemini.
Gazi Köşkü’nde sırlar saklı, Hevsel Bahçeleri’nde tarih,
Diyarbakır’ın dokusu, bir mozaiğin en güzel rengi.
Ulu Camii ile sine sinere çekilir cemaat,
Behram Paşa Camii gönülleri birleştirir namazla.
Kültürlerin harmanlandığı bu kadim şehirde,
Arap, Kürt, Türk dostluklarıyla örülür her mahalle.
Ah, Diyarbakır, Dilberin malanında ne şiirler yazar,
Her dili, her dini bir çatı altında toplar, barışın simgesi.
Efsaneler şehri, ne aşklar yaşanır kıvrım kıvrım sokaklarında,
Her bir taşında ayrı bir heyecan, her bir yüzde farklı bir hikaye.
Zengin mutfaklarıyla misafirperver, ciğer kebabı, imambayıldı,
Müziklerinde dertli kürtçe ağıtlar, turkülerle yas tutar.
Diyarbakır, kalbimizin yüzü, doğunun incisi,
Surların ardından gelen hüzünle ve umutla hikayeler sunar.