Cirit atma, atlı birliklerin tarih öncesi çağlardan beri kullanıldığı bilinen, kökenleri Orta Asya’ya dayanan geleneksel bir Türk sporudur. Bu spor, özellikle Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ettiği dönemlerde askeri bir disiplin olarak önem kazanmıştır. Türklerin yanı sıra, pek çok farklı kültürde de yaygın olarak kullanılan bu spor, at üzerinde yapılır ve temelde atlı savaş tekniklerini geliştirmeye yönelik bir eğitim aracı olarak işlev görür.
Cirit atma, iki takım halinde oynanır. Her takım, genellikle altından dört ile on iki arasında değişen sayıda atlıdan oluşur. Oyunun amacı, rakip takımın oyuncularına, elde tutulan ciritleri atarak isabet ettirmektir. Cirit, genellikle yaklaşık 100 cm uzunluğunda bir mızrak ya da kamıştan yapılan, ucu sivri ve atma ve isabet ettirme amacına uygun hafif yapıda bir araçtır.
Oyun esnasında atlılar tam hızla koşarken ciriti atarlar. Bu esnada hem hedefi vurmak hem de rakip tarafından atılan ciritlerden kaçınmak gerekmektedir. At ve atlı, bu süreçte büyük bir uyum ve beceri sergilemelidir. Cirit atma, aynı zamanda atlıların sürat, manevra kabiliyeti, at ile uyumu ve silah kullanma yeteneklerini geliştirir.
Geleneksel olarak erkekler tarafından oynanan bu spor, günümüzde kadınlar tarafından da icra edilmektedir. Türkiye’de cirit, özellikle Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde festivaller, kültürel ve turistik etkinliklerde sergilenen popüler bir gösteridir. Ayrıca, UNESCO tarafından 2013 yılında somut olmayan kültürel miras olarak listelenmiştir, böylece sporun korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda uluslararası bir tanınırlık kazanmıştır.
Cirit oyunu, Türk kültürünün zengin tarihini ve atlı savaş geleneğini yansıtan önemli bir parçası olarak kabul edilir. Bu oyun, hem fiziksel hem de stratejik becerileri geliştirirken, aynı zamanda takım çalışması ve dayanışma ruhu ile bireysel cesareti de pekiştirir.