“Kulağıyla dinlemek” ifadesi, Türkçede sıkça karşılaşılan bir deyimdir. Bu ifade, bir konuşmayı ya da sesi doğrudan duymak yerine başkalarından duyulanlar üzerinden bilgi edinme durumunu anlatır. Genellikle dedikodu, söylenti veya üçüncü şahıslardan duyulan bilgilerle hareket etme anlamında kullanılır. Bu tabir, olayları veya durumları birinci elden tecrübe etmeksizin, başkalarının yorumlarına veya aktarımlarına dayanarak bir fikir yürütme durumunu ifade eder.
Kulağıyla dinlemek, bilginin doğruluğunu teyit etmeden, sorgulamadan kabul etmek anlamına da gelebilir. Bu nedenle, bu şekilde elde edilen bilgiler bazen yanıltıcı veya eksik olabilir. Kişiler kulağıyla duyduklarına göre yargıda bulunur ve karar verirlerse, bu durum yanılgılara veya gereksiz yanlış anlaşılmaların ortaya çıkmasına yol açabilir. Toplumsal ilişkilerde de dedikodu ve yanlış bilgi yayılmasına sebep olarak, kişiler veya gruplar arasında gereksiz çatışmalara neden olabilir.
Bu kavram, iletişim ve bilgi edinme konularında eleştirel düşünmenin önemini vurgular. Bireylerin, kulağıyla değil, doğrudan gözlem yaparak ve güvenilir kaynaklardan doğrulayarak bilgi edinmeleri, daha sağlıklı iletişim ve daha sağlam ilişkilerin kurulmasına yardımcı olur. Toplumda bilgiye erişimin ve doğrulamanın kolaylaştığı günümüzde, “kulağıyla dinlemek” yerine fakt-checking (gerçek kontrolü) yapmak oldukça önemlidir. Böylece kişiler doğru bilgiye dayalı kararlar alabilir ve sağlıklı sosyal ve kültürel dinamikler oluşturulabilir.