Aziz Sancar, Türk bilim insanı ve Nobel ödüllü bir kimyagerdir. 8 Eylül 1946 tarihinde Mardin’in Savur ilçesinde dünyaya gelmiştir. Sekiz kardeşin yedincisi olarak doğan Sancar, Türk ve Müslüman bir ailenin çocuğu olarak büyümüştür. İlk ve orta öğrenimini Mardin’de tamamladıktan sonra lise öğrenimi için İstanbul Erkek Lisesi’ne gitmiştir. Üniversite eğitimine İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başlayan Sancar, 1969 yılında tıp doktoru olarak mezun olmuştur.
Aziz Sancar, doktorluk mesleğine başlamadan önce bilimsel araştırmalara olan ilgisini fark ederek akademik kariyere yönelmiş ve 1971 yılında ABD’ye gitmiştir. Texas Üniversitesi Dallas şubesinde biyokimya dalında doktora yapmaya başlamış ve 1977 yılında “Fotoreaktivasyonda DNA tamiri” üzerine tezi ile PhD unvanını almıştır. Doktora sonrası çalışmalarına Yale Üniversitesi’nde devam eden Sancar, burada DNA onarımı üzerine önemli çalışmalar yapmıştır.
1982 yılında Kuzey Carolina Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak göreve başlayan Sancar, burada biyokimya ve biyofizik alanlarında dersler vermiştir. Aynı zamanda genetik ve hücresel biyoloji alanında çeşitli araştırmalar yapmıştır. Aziz Sancar’ın çalışmaları, özellikle DNA onarım mekanizmaları ve hücre döngüsü kontrolü üzerine yoğunlaşmıştır.
En önemli bilimsel katkısı, DNA’daki hasarların nasıl onarıldığını açıklayan “nükleotid eksizyon onarımı” mekanizmasının çözümlenmesidir. Bu çalışma, hücrelerin UV ışığı gibi zararlı çevresel faktörlerden nasıl korunduğunu anlamamıza yardımcı olmuştur. Sancar, bu buluşlarıyla 2015 yılında Kimya dalında Nobel Ödülü’ne layık görülmüştür. Ödülü, Tomas Lindahl ve Paul L. Modrich ile birlikte kazanmıştır.
Aziz Sancar, bilimsel başarılarının yanı sıra çeşitli sosyal sorumluluk projeleriyle de tanınmaktadır. Özellikle Türkiye’de bilim ve eğitim alanlarında gençlere ilham kaynağı olmuş, birçok genç bilim insanının yetişmesine katkıda bulunmuştur. Aziz Sancar, evli ve bir çocuk babasıdır. Ayrıca, bilimin yanı sıra edebiyata ve felsefeye de büyük bir ilgi duymaktadır.
Aziz Sancar, gerçekleştirdiği bilimsel çalışmaları ve aldığı uluslararası ödüllerle sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da tanıdığı bir bilim insanı olarak tarihe geçmiştir. Onun araştırmaları ve buluşları, kanser başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde yeni yöntemlerin geliştirilmesine ön ayak olmuştur.