Mardin, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, zengin kültürel mirasıyla göz kamaştıran bir şehirdir. Mezopotamya’nın kalbinde yer alan bu eşsiz şehir, taşın ve tarihin iç içe geçtiği, adeta zamanın durduğu bir atmosfere sahiptir. Mardin’in daracık sokakları, tarihi taş evleri, muhteşem manzaralı terasları ve ihtişamlı mimarisi, ziyaretçilerini adeta bir zaman yolculuğuna çıkarır.
Mardin’in simgesi olan Deyrulzafaran Manastırı, Süryanilerin 1500 yıldan fazla süredir kullandığı, hala aktif olan bir ibadethanedir. Bu manastır, şehrin mistik havasını pekiştiren önemli bir dini merkezdir. Ayrıca, Mardin Kalesi, şehrin tarihine tanıklık eden, muazzam bir manzaraya sahip bir başka önemli yapıdır.
Mardin mutfağı da kendine has lezzetleriyle dikkat çeker. İpek Yolu üzerinde yer almasının da etkisiyle, birçok farklı kültürden etkilenmiş zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Kaburga dolması, sembusek, oruk gibi yöresel lezzetler, Mardin’in kültürel çeşitliliğini yansıtan tatlar arasındadır.
Kültür, tarih ve doğal güzelliklerin iç içe geçtiği Mardin, her köşesinde ayrı bir hikaye barındıran, keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir şehirdir. Zamanın ötesinde bir deneyim yaşamak isteyen herkes için Mardin, mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yerdir.