1. Look up (Aramak, Kontrol Etmek)
– İngilizce: I don’t know the meaning of this word; let me look it up in the dictionary.
– Türkçe: Bu kelimenin anlamını bilmiyorum; izin ver sözlükte arayayım.
2. Turn on (Açmak)
– İngilizce: Can you turn on the light, please?
– Türkçe: Işıkları açar mısın lütfen?
3. Check out (Otel odasından çıkmak ya da bir şeyi incelemek)
– İngilizce: We need to check out of the hotel by 11 AM.
– Türkçe: Otel odasından saat 11’den önce çıkmamız gerekiyor.
4. Break down (Bozulmak, arıza yapmak)
– İngilizce: My car broke down on the way to the airport.
– Türkçe: Arabam havaalanına giderken bozuldu.
5. Get along (İyi geçinmek)
– İngilizce: She gets along well with her colleagues.
– Türkçe: O, iş arkadaşlarıyla iyi geçiniyor.
6. Fill out (Bir formu veya belgeyi doldurmak)
– İngilizce: Please fill out this application form and return it to the reception.
– Türkçe: Lütfen bu başvuru formunu doldurun ve resepsiyona geri verin.
7. Give up (Vazgeçmek, bırakmak)
– İngilizce: I gave up smoking last year.
– Türkçe: Geçen sene sigarayı bıraktım.
8. Take off (Uçağın havalanması, bir şeyin başlaması, ya da kıyafet çıkarmak)
– İngilizce: The plane has already taken off.
– Türkçe: Uçak çoktan kalktı.
9. Put on (Kıyafet giymek)
– İngilizce: It’s cold outside; put on your coat.
– Türkçe: Dışarısı soğuk; montunu giy.
10. Hang out (Vakit geçirmek)
– İngilizce: We usually hang out on the weekends.
– Türkçe: Genellikle hafta sonları vakit geçiririz.